8 Şubat 2015 Pazar

Akif Bey, Matmazel'e karşı

Akif Bey, belli ki sana puan getirecek bir iş yapmışsın. Devletin üstüne çullandığı bir yabancı gazeteciye verip veriştirmiş, onu tehdit etmiş, aşağılamaya kalkmışsın. Aferin. Kadına "yakarız seni!" dediler, kaçmadı; bir de alenen tehdit edilmesi gerekmiş. Bu iş de sana mı düştü? Ondan mı yaptın? Aferin.

Yalnız yaşayan kadının evinin kapısına dikilip haykıran, bağıran çağıran takım elbiseli bir adam geldi gözümün önüne. Arkasında mahallenin kabadayısı, polisi, bekçisi; kadın camı açıp da tek söz etse hep beraber çekip copları sopaları çullanacaklar üstüne. Kadın yalnız olmasa, arkasında bütün o kuvvet hazır beklemese, tutup da kabadayılık edebilecek birine benzemiyor hayalimdeki takım elbiseli adam. Kabadayı gibi yürümüyor, polis gibi silahı yok, bekçi gibi bıyığı yok. Zaten normal şartlarda kimseye posta koyabilecek birine de benzemiyor. İktidar hormonundan tatmış, bir cesarettir boy atmış yüreğinde. Aferin. Yerde insan tekmeleyenin gördüğü itibar açmış gözlerini: Evet, itibar burada! Aferin. Taksim'de çembere alınıp dizaltından tekmelenen CNN muhabirinin vaziyeti mi ilham verdi? Bir dizaltı tekmesi de ben olayım, istedi zaar.

Frederike Geerdink için ileride, devir değiştiğinde, insanlar, "burayı sevdi, geldi burada yaşadı" diyecekler. Senin için ne diyecekler, Akif Bey? Nereyi, neyi sevdi, diyecekler?

Frederike Geerdink için, "çalışıyor, emeğiyle hayatını kazanmaya uğraşıyordu" diyecekler. Herhangi bir iktidara hizmet etsin diye muktedirlerce oraya buraya yerleştirilen piyonlardandı, demeyecekler.

Çok eş dost, arkadaş edinmişti burada, diyecekler. Onlardan çıkarı, belki birlikte yemeye içmeye gittiklerinde hesabı ödetmemişlerdir, odur, diyecekler. Hiçbir özel yeteneği, kapasitesi, bilgisi, uzmanlığı olmadığı halde muazzam maaşlarla konforlu işlere konanlardandı, demeyecekler.

Şunu güzel yazmıştı, şunu da yanlış yazmıştı, gazeteciydi işte, diyecekler. Şunu göze girmek için, bunu yaranmak için, şunu da vazifeyle yazmıştı, demeyecekler.

PKK = IŞİD saçmalığına değinmiyorum; Geerdink'e mütemadiyen "matmazel" diye hitap ederek, geleneği köklü, piyasası geniş bir bayağılıktan, yabancı nefretinden medet ummanı hiç yadırgamıyorum, Akif Bey. Yine de üzerinde Matmazel Nikolun o kırmızı ipekli gömleğiyle bunu yapıyor olman ne müthiş. Aferin.

Akif Beki'ye sahiden sormak isterdim, ileride nasıl hatırlanacağını, kendisi için neler söyleneceğini düşünüyor?