8 Eylül 2016 Perşembe

Mesele yelpazeydi çünkü!

Devletin hatırı sayılır kısmını ele geçirdiği söylenen "Fethullahçı Terör Örgütü - FETÖ" hakkındaki soruşturmalar, önemli bölümü hak çiğneyici, sinir bozucu, akla hayale gelmedik saçmalıklarla sürüyor. Koca ülke iki gün Gülen'in yelpazecisiyle meşgûl edildi.

Önümüze sürülen habere göre, Fethullah Gülen 1990'larda bir vakit İzmir'de, Hisar Camisi'nde vaaz verirken fenalaşmış, camidekilerden bir kimse de elindeki gazeteyle yelpazeleyerek onun kendine gelmesine yardım etmişti. Haberlerde vaziyet anlatılırken Gülen'in "sözde fenalaştığı"nı belirtmeye özenler gösterildi. Başına "terör örgütü elebaşısı" gibi sıfatlar getirmeden sözü edilemeyen Fethullah'ı Fetullah yazmaya gösterildiği gibi. Bunları yapanlar, bu örgüte pek kızmış ve ona asla bulaşmamış görünüyor ya...

Yelpaze operasyonu süratle ilerletildi. Yelpazeci olduğu şüphesiyle diş teknisyeni İ.S. gözaltına alındı. Gel gör ki, yelpazecinin İ.S. değil A.Z. olduğuna hükmedildi. Üstelik bu Samsunlu adam uzun zamandır Kazakistan'daydı, bilahare Afrika'ya "tayin edilmiş"ti. İ.S. serbest bırakıldı, yelpazeci yakalanamamış oldu. Yelpazecisi yakalanamayan bir örgüt lideri her şeyi yapabilecek kapasiteyi koruyor demektir. Neye yaradı on binlerce insanı memuriyetten atmak, hapse tıkmak!

Bu fasıllar ilgi çekmiyor. Bilvesile Gülen cemaatiyle alâkası olmayan veya Gülen sempatizanı olup da Cemaat bünyesinde yürütülmüş gizli kapaklı örgütlenme işleri veya eylemlerle alâkası olmayan insanların işlerinden, maaşlarından, yaşantılarından yoksun bırakılması, kimilerinin mesnetsiz şekilde gözaltına alınması, tutuklanması iktidar destekçisi cephe ve geniş ana akım kamuoyunda konu edilmiyor. (Evet, ana akım kamuoyu diye bir şey var.)


Zaten benim de esas ilgimi çeken, şu fotoğraflar oldu. Muhtemelen bir videodan alınmış kareler bunlar. Üçünde de iki insan yüzü var. Biri h'li de h'siz de yazsanız kendisine yarı-kutsal birşeyler atfedildiği belli "hocaefendi", öbürü yelpazeci. "Hocaefendi"nin ifadesine bakılırsa, kendisine yarı-kutsal birşeyler atfedenler arasında başı kendi çekiyor. Ya öbür adam niye böyle perişandır?

Bu yüzlere uzun uzun bakarak kendi hikâyenizi oluşturabileceğinizi sanıyorum. Benim kafamdan geçenler hakkında ufak tefek birşeyler çıtlatayım: Burada, olmaması gereken, müthiş sağlıksız birşeyler dönmektedir. Bir tür ürperti, bakınca hissettiğim. Bu üç fotoğrafın hikâyesini yazacak olsam, tasvir etmek gerekecek insanî sorun Gülencilerle falan sınırlı kalmaz. Bu yüzden iktidardaki Türk İslâmcısı bu işten bu kadar dehşete kapıldı. Bir başka âlemle ilişki müsameresi, belki de işin en berbat yanı değil. Niye ağlıyor o yelpazeci? Az önce ne olmuş da ağlıyor? "Hocaefendi"ye bir şey olacak diye mi ağlıyor yoksa başka bir korku hali mi sözkonusu? Neyse, gerisine siz bakın artık.