8 Ağustos 2017 Salı

Önce savaş, sonra insanlık!

Cumhuriyet’te Duygu Güvenç’in Birleşik Arap Emirlikleri Dışişleri Bakanı Enver Gergeş ile yaptığı uzun bir görüşme yayımlandı. Okumanızı tavsiye ederim. Konuşan elbette ele alınan, soru sorulan konular bakımından bir “taraf” ve diplomat, kendini ona göre ifade ediyor, yani her söylediğini doğru saymamız gerekmiyor, gerektiğinde gerçeği eğip bükebildiğini görüyoruz, ama o arada epeyce bilgi ve izlenim ediniyoruz.

Ben burada konuşmadan Türkiye ile ilgili bir kısmı konu edeceğim. Uzun boylu yorum yapmak veya kurcalamak niyetinde değilim; aktaracağım, yetecek.

“Esad’a karşı Suriye devrimi halkın devrimi olarak başladı,” diye anlatıyor BAE dışişleri bakanı. “Biz de grubun bir parçasıydık ve neler olup bittiği konusunda çok endişeliydik. Bilinçli olarak radikalleştirildi. O dönemde birçok dostumuzu uyardık; BAE, ‘dikkatli olun çünkü biz bu devrimi radikalleştiriyoruz’ diyen ilk ülkelerden biriydi.”

Güvenç haliyle araya giriyor, “Ama BAE de muhaliflerin yanındaydı 2011’de,” diye hatırlatıyor.

Bakan, “Evet,” diye cevap veriyor, “öyleydik. Destekliyorduk ve Suriyelilerin isteklerini desteklemeye devam ediyoruz, ama biz birkaç yıl önce uyarmaya başladık; iki üç problem var diyerek. Birinci sorun; biz çok önce bu konuda siyasi çözüme ihtiyaç var, dedik. İkincisi, biz, Nusra ve benzer diğer örgütlerin muhalif grupların büyük bölümünü oluşturmasından çok endişeliydik, çünkü problem, ahlâkî… zemindeki üstünlüğünü kaybetmektir. Eğer DAEŞ’li insanları görüyorsanız bugün rejimi nasıl eleştirebilirsiniz? …ikisi… birbirinden beter. Ve biz çok önceden uyardık. Yanıtın ne olduğunu biliyor musunuz? Sizin ülkenizden ve Katar’dan gelen yanıt, ‘bunlar sahadaki en iyi savaşçılar, önce savaşı kazanmamıza izin verin, bunun için daha sonra endişeleniriz’ oldu. Davutoğlu dönemi, 2013-2014 yıllarında…”

BAE’li bakanı erdem ve doğru söz timsali saymak durumunda değiliz. Ancak burada çizilen manzara, Suriye’ye ilişkin TC dış politikasını izleyen, gözleyen herkes için pek tanıdık ve gerçeğe uygun bir tasvir olarak gözüküyor.

Güvenç’in “Türkiye’nin Katar ile Suriye’deki işbirliğini nasıl görüyorsunuz?” sorusuna da şöyle cevap veriyor Gergeş: “Her kriz kendi dinamiklerini yaratıyor ve bunları kontrol edemiyorsunuz. Davutoğlu ile uzun süre önce yaptığım bir tartışmayı anımsıyorum. Dedim ki: ‘sizce Türkiye Suriye hükümetin[e ilişkin] siyasî pozisyonunda, manevra alanı kalmayacak kadar ilerlemedi mi?’ O bana karşı çıktı. Ama gerçekten de geçmişe baktığımda... Türkler hep, Suriye muhalefetinde hep M[üslüman] K[ardeşler]’in şansını zorluyordu. Ve bence bu doğru bir politika değildi. Suriye muhalefetini radikalleştirmediğimiz bir tutuma ulaşmalıydık. Başından itibaren siyasi bir süreç üzerinde ısrarcı olmalıydık.”

Bunları aktarıyorum, çünkü hem okurlarımı bu kapsamlı söyleşiden haberdar etmek istiyorum hem de… hem de… aktarıyorum işte, burada da dursun bunlar. Günün biri için. Veya ne olup bittiğini merak edecek olanlar için.